Müzeler Ve Toplum
Müzeler, kültürel mirasın korunduğu ve gelecek kuşaklara aktarıldığı, onarıldığı, sergilendiği, eğitim amaçlı kullanıldığı ve halkı eğlendirici yönleri olan kurumlardır. Bu nedenle müzeler toplumlar için vazgeçilmez alanlardır. Müzelerin sağladığı avantajlardan dolayı gelişmiş birçok ülke müzelerini önemli bir kaynak olarak kullanmaktadır. Müzelerden bir kaynak olarak yararlanılmasında müze eğitimi önemli bir rol oynar. Ancak müze eğitimi genel bir eğitim kavramı olarak düşünülmelidir. Bu genel kavram içerisinde örgün eğitim verilen bireyler kadar yaygın eğitim içerisindeki tüm yaş guruplarının eğitimi de düşünülmelidir. Çoğu duyarlı ve bu konuda doğru karar verebilen insanlar, müzeleri, farklılıklar içerisinde bir arada yaşamayı öğrenmeyi, barış ve insanlığın gelişimi için bir gereksinim olarak düşünmektedir. Bu gereksinimi sağlamak için birçok kurumdan yararlanılabildiği gibi müzelerden de yararlanılmaktadır. Örneğin Avustralya’nın köşe taşlarından biri olan Ulusal Müze’nin misyonu, kültürel olarak çeşitlilik gösteren toplumlara ulaşmak ve onları bir araya getiren Avustralya mirasını araştırmak ve bunun öncülüğünü yapmaktır Örgün eğitim içerisinde eğitim alan bireylerin müzelerden yararlanarak eğitilmeleri, onlara kendi kültürlerini anlayabilme ve gelecek kuşaklara aktarabilme konusunda deneyim kazandırabilir.
Yaygın eğitim içerisindeki bireyler açısından ise, kendi kültürlerini anlayabilme yetilerini kazanmaları 153 yanında başka uygarlıkların kültürlerini anlama konusunda da önemli kazanımları elde etmelerine yardım edebilir. Çünkü Dickenson’un da (2006) değindiği gibi, müzeler objelerin toplandığı bir yer olmaktan öte daha fazla anlam taşıyan bir kurumdur. Onlar şu anki yaşadığımız yaşam tarzına ulaşmamız için bize tarihimizi öğrenmemize yardım eder. Böylece bizler tarihimizi anlayarak kendi dünyamızı oluşturacak yaşam biçimimizi yaratırız. Kendi tarihimizi öğrenmemiz sadece bireysel olarak bir sorumluluğumuz olduğundan değil, aynı zamanda küresel dünyada toplumsal bir varlık olarak kendimizi tanımamız açısından bir vatandaşlık görevidir. Bu anlamda müzeler sadece bir ulusun geçmiş tarihini yansıtmaz, birlikte yaşamakta olduğumuz değerleri tanımlamaya ve onları bir anlama koymamızı da sağlarlar. Müzeler, uluslar açısından hem kültürel hem de medeniyete doğru atılan her olumlu adım içerisinde kendisine yer verilebilecek bir kurum olarak karşımıza çıkar. Bu yüzden bu araştırma, müzelerin toplumlar açısından sağladığı kazanımların irdelenmesini ve buna yönelik dünyadaki uygulamaların ortaya konmasını amaçlamıştır.